Yaşama kattığı değerle M.Ö. 3000’lerden bu yana mimarinin ve gündelik yaşamın vazgeçilmez malzemelerinden olan cam, sağlığın yanı sıra sunduğu estetikle mekânlardaki görselliğin en güçlü aracı olmaya devam ediyor. Beykoz Cam ve Billur Müzesi, Türk cam sanatının gelişim evrelerinin izlenebildiği 1.480 parça eserle, tarih boyunca üretilmiş eşsiz zarafet ve güzelliği ziyaretçilerin beğenisine sunuyor.
Osmanlı döneminde kurulan ve adını devrinin en önemli cam fabrikası olan Beykoz Cam ve Billurât Fabrika-i Hümâyûnu’ndan alan Beykoz Cam ve Billur Müzesi, 19. yüzyılın önemli vezirlerinden Abraham Paşa’nın görkemli malikânesi içindeki tarihi binada yer alıyor.
Abraham Paşa’nın içine köşkler, kuşhaneler, havuzlar, tiyatro binası ve ahır yaptırdığı Beykoz’daki görkemli malikâne, Millî Saraylar tarafından restore edilerek müzeye dönüştürüldü. 360 dönümlük geniş bir yerleşke içinde yer alan Beykoz Cam ve Billur Müzesi, Türk cam sanatının benzersiz örneklerinden oluşan sürekli sergiye ev sahipliği yapıyor.
Türk cam sanatının gelişim evrelerinin izlenebildiği Beykoz Cam ve Billur Müzesi’nin koleksiyonunda, Memlûkler döneminde yapılan cam eşyalardan Avrupa’da Osmanlı sarayları için üretilmiş eşsiz eşyaya, envaiçeşit cam ve kristal bulunuyor.
Sarayda kullanılan büyük su şişeleri, renkli parfüm şişeleri, tabaklar, avizeler, vazolar, ibrikler, gaz lambaları gibi bir eşi olmayan eserler, estetik ve zarafetiyle göz kamaştırıyor. Müzede, Dolmabahçe Sarayı’ndan getirilen camdan su fıskiyesi ile Fransız yapımı aynalı saltanat arabası da yer alıyor.
Cam sanatının seçkin örneklerinden oluşan 1.480 parça eserin 12 tematik bölümde sergilendiği müze, Pazartesi hariç tüm hafta 09.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor.