Dijital Dünyanın İlham Veren Renkleri

Dijital sanatın öncü ismi dünyaca ünlü medya sanatçımız Refik Anadol, dijital verileri renk ve şekil dünyasına taşıyarak sanatta çığır açan bir görselliğin kapılarını araladı. Anadol’un eserlerini görmek için uzun kuyruklar oluşturan sanatseverler, hayranlık uyandıran dinamik bir görsellik içinde hayallere ilham veren eşsiz bir renk harmonisiyle buluşuyor. Anadol son olarak, Gaudí‘nin başyapıtlarından Barcelona’daki ünlü Casa Batllo evinin ön cephesini yeniden tasarlayarak “Casa Batllo: Yaşayan Mimari” adlı dinamik NFT eserini oluşturdu ve sanatçının eseri açık artırmada 1 milyon 380 bin dolara (yaklaşık 27 milyon TL) alıcı buldu.

New York’ta yaşayan ve 6 Şubat depreminin ardından eşiyle birlikte verdiği büyük katkının yanı sıra açtığı kripto cüzdanla 2 günde yaklaşım 5 milyon dolar bağışı Türkiye’ye ulaştıran Anadol, destekçileri arasında Leonardo DiCaprio gibi ünlü sanatçılarından bulunduğu girişimle, tasarımcı ve sanatçı adayı 100 depremzede öğrencinin hayallerini gerçekleştirmek için çalışıyor.  

“Lorenzo il Magnifico Yaşam Boyu Başarı Ödülü” sahibi Refik Anadol, dijital sanatın geleneksel sanattan farklı bir ifade biçimi olduğunu belirterek, makineyi insana yaklaştırma amacı taşıdığını söylüyor.

Çalışmalarının temelinin dijital teknolojilerle verileri analiz edip görsel deneyimlere dönüştürme süreci olduğunu söyleyen Refik Anadol, bilgisayarlar, yapay zekâ ve Büyük Veri (Big Data) gibi teknolojilerden yararlanıyor. Sanatçı eserlerinde, geleneksel sanatta kullanılan malzemeler ve teknikler yerine, kodlama, algoritmalar ve etkileşimli arayüzler kullanıyor. Ayrıca, Anadol’un dijital sanat eserleri genellikle interaktif veya dinamik nitelikleriyle izleyiciyle etkileşime geçebiliyor.  

Bir dokunmatik ekranda hareket eden bir sanat eserinde izleyici, dokunarak veya hareket ederek eseri etkileyebilir. Bu tür etkileşimler, izleyicinin pasif bir gözlemci olmak yerine, daha aktif bir katılımcı haline gelmesini sağlar ve eseri deneyimlemesini zenginleştirir” diyen Anadolu, yapay zekâ, derin öğrenme ve büyük veri gibi alanlardaki ilerlemelerin, dijital sanatın yeni boyutlar kazanmasını sağladığını belirtiyor. 

DİJİTAL SANATTA RENK SEÇİMİ

Refik Anadolu, dijital sanatta da önemli bir rolü olan renkleri, duygu ve ve atmosfer oluşturmak, anlatıyı desteklemek ve izleyicinin deneyimini güçlendirmek amacıyla kullanıyor. “Dijital sanatta renk seçimine yaklaşırken, projenin amacına ve temalarına uygun renk paletleri oluşturmayı hedefliyorum” diyen Anadolu,  çalışmalarında renklerin sembolik anlamları ile psikolojik etkilerini de dikkate alıyor.

2023 Grammy Ödülleri’nin sahne tasarımına da imza atan Anadol renklere dair yaklaşımını şöyle aktarıyor: “Aynı zamanda verilerin kendisinden ilham alarak renkleri kullanırım. Örneğin, bir projede kullanılan veri setinin özelliklerine göre renkleri belirleyebilir ve verinin kendisinden doğan renk paletlerini kullanabilirim.”

KAMUSAL ALANDA ÇALIŞMAK

Kamusal alanlarda çalışmalarını sürdüren Refik Anadol, Türkiye’deki ilk görsel video haritalandırma projesi olan “Quadrature”u, 2019 yılında Santral İstanbul’da Alican Aktürk’le birlikte gerçekleştirdi.  Avrupa’da farklı şehirlerde sergilenen bu çalışmanın ardından 2010 yılında İstanbul’da Mimar Alper Derinboğaz’la ilk veri heykeli üretme projesini yürüttü. Yapay zekâ çalışması ise 2016 yılında Google ile gerçekleştirdiği “Sanatçı Daveti” programı ile başladı ve gelişti.

Sanatın elitist olmadan her yaşa, her kesime ve her kültüre hitap edebilmesi gerektiğini savunarak çalışmalarını kamusal alanlarda hayata geçiren Anadol,  yaratıcı düşünce ve hayal gücü hakkında şunları söylüyor:

“ Sanatçının hayal dünyası, hayal kurmamızı destekleyen nitelikte eserler ortaya koyan biri için oldukça ilginçtir. Herkesin garipsediği şeyler, benim hayallerim için de geçerlidir. Bir bina bile rüya görebilir, bir kişinin hatırası görselleşebilir. Dokunamadığımız hatıralara dokunmaya çalışabilirim ya da robotlarla heykeller yapabilirim. Bir makinenin aklına algoritmayı batırarak, makinenin bilinciyle bir mekânı boyamaya çalışabilirim. İlk duyulduğunda garip gelebilir, ancak bunlar gerçekten bilim kurgu olmadan gerçekleştirmeye çalıştığım şeylerdir. Hayallerimle işlerim arasında pek bir fark yoktur, çünkü hayallerim sanatımda da gerçekleşebilen şeylerdir.”

MoMA PROJESİ

Son dönem çalışmaları kapsamında New York’taki MoMA (Museum of Modern Art)  koleksiyonunun verilerini kullanarak özgün bir proje hayata geçiren Anadol, ünlü müzenin sanatçının kullanımına açtığı veriler üzerinden makine öğrenimi tekniklerini kullanarak Müze’nin kamuya açık görsel ve bilgi arşivini yeniden yorumladı. “Feral File” adlı çevrimiçi bir platformda çalışmaları sergileyen sanatçı, MoMA verilerine dayalı bir dizi blockchain tabanlı sanat eseri ve NFT oluşturdu ve eserleri binlerce dolara alıcı buldu.

Gelecekte veri odaklı sanatın sınırlarını zorlayarak farklı disiplinler arasında köprüler kurmak isteyen sanatçı, makine öğrenimi ve yapay zekâ teknolojileriyle görsel ve deneyimsel açıdan etkileyici yeni eserler yaratmayı hedefliyor. “Sanatın gücünü kullanarak insanların algılarını değiştirebilecek deneyimler oluşturmak benim için heyecan verici bir amaç” diyen ve Türkiye ile güçlü bağlarını koruyan Refik Anadol, Kahramanmaraşlı merkezli depremlerin ardından uluslararası sanat camiasında öncülük ettiği destekleri, kişisel bağış ve girişimleri kapsamında Türkiye Girişimcilik Vakfı Refik Anadol Deprem Sonrası Destek Fonu ile büyütmeye devam ediyor.  

Sanatçının çalışma ve sergi programları https://refikanadol.com/ adresinden takip edilebiliyor.