Geçmişten Bugüne Uzanan Eşsiz Birikimin İzlerini Yeni Stencil Koleksiyonunda – MİRAS

Yüzyıllar boyunca pek çok uygarlığa başkentlik yapan İstanbul, farklı kültürel katmanları kendi çağının değerleriyle harmanlayarak Osmanlı’ya ve Cumhuriyete uzanan benzersiz bir kültür mirasının sahibi oldu. Şehrin kadim coğrafyasının bir mozaik gibi farklı parçalarla kazanılmış tecrübesini yaşam alanlarına taşımak amacıyla tasarlanan Miras Koleksiyonu, başta ibadethaneler olmak üzere yapı kültürünün dünya mirasına dönüşmüş eserlerindeki form ve desenlerden izler taşıyor.

San Deco’nun yeni stencil grubu Miras Koleksiyonu İstanbul’un yedi tepesine atıfla hazırlanan 7 ayrı seri ile mekânları geçmişten bugüne uzanan sonsuz bir yolculuğu taşırken, yeni keşifleri meraklısının yaratıcılığına ve hayal gücüne bırakıyor.

Koleksiyonun desenlerinden IŞIK DEMETİ (Light Beam), Mimar Sinan’ın Azapkapı Sokullu Camii’nin inşasında yapının duvar yüzeyinin sürekliliğini sağlamak ve pencereyi duvar dokusunun bir parçası haline getirmek için kullandığı mermer şebekelerden esinlenerek tasarlandı.

Koleksiyonun KUBBE serisinde (Dome)Osmanlı İmparatorluğu’nun zengin defterdarlarından Ahmet Paşa’nın o dönemde (1611’ler) kendi adına yaptırdığı Ekmekçi Ahmet Paşa Medresesi’nin dershane kubbesinde yer alan kalem işinden ilham alındı. Kâinatın çeşitliliğini ve bilgisini bir kubbe altında harmanlama ve birlik içinde buluşma fikri üzerine geliştirilen stencil, yaşam alanlarında zarif bir görselliğin ötesinde süreklilik taşıyan bir akış ve hareket vadediyor.

Miras koleksiyonunun bir diğer desen serisi olan SÜS (Ornament), dönemin Bahariye Nazırı (Denizcilik Bakanı) Hasan Hüsnü Paşa’nın 1899 yılında Hasanpaşa’da inşa ettirdiği kendi adını taşıyan caminin kalem işlerinden izler taşıyor. Doğanın çeşitliğini ve ruhunu yaşam alanlarına taşıyan çiçek motifleri, stilize püsküller ve korent sütun başlığını çağrıştıran bezemelerle harmanlanan tasarım, mekânlara hareket katmak isteyenlere özenle süslenmiş bir şenlik havası vadediyor.

Osmanlı döneminde yüksek rütbeli devlet yöneticilerinin bir araya gelmesiyle kurulan DİVAN, aynı zamanda dönemin edebiyat türü olarak şiirlerin belli bir ölçüye ve içeriğe göre sınıflandırılmasıyla oluşturulan eserlere verilen isimdir.

Mimar Sinan tarafından Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan adına yapılan caminin mermer aynalığından esinlenerek tasarlanan stencil serisini, Divan’ın kamusal ve kültürel boyutta toplanma, bir arada olma, fikirleri bir düzen ve ölçü içinde buluşturma nitelikleri üzerinden geliştirildi.

Yaşadığı dönemde dünyanın en kudretli hükümdarı olan Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah adına Mimar Sinan’a İstanbul Üsküdar’da yaptırdığı cami, Sinan’ın Mihrimah’a duyduğu rivayet edilen büyük aşkın sembol yapısıdır. Adını güneş ve ay kelimelerinin birleşmesinden alan Mihrimah’ın ismine ithafla tasarlanan yapı, Sinan’ın bir matematik dehası olarak üstünlüğünün de kanıtıdır. Sinan’ın eşsiz mimari tasarımı ile Mihrimah Sultan Camii’nin arka cephesinden güneş batarken diğer cepheden ay doğmaktadır. SONSUZLUK stencil serisi (Eternity) yapının mermer köşk korkuluğundan esinlenerek tasarlandı.  

Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan ile evli olan Sadrazam Rüstem Paşa’nın Mimar Sinan’a yaptırdığı kendi adını taşıyan cami, büyük mimarın İstanbul’da deniz kıyısına yaptığı üç camiden biridir. Çinileri ve kalem işleriyle Osmanlı döneminin en süslü camisi olarak ün kazanan yapının kubbesindeki kalem işinden esinlenerek tasarlanan RÛMÎ, kendi etrafında dönüş ve Tanrı’ya yöneliş fikri üzerinden geliştirildi. Ana döngünün içinde ahenkle konumlanmış bir çeşitliliği barındıran form, birbiriyle bağlantılı hatlar üzerinden merkez daireye bağlanıyor.

Stilize formlar, halkalar ve hatlar üzerinden çeşitli gölgelemelere ve ton oynamalarına da imkân veren RUMÎ, yaratıcı ellerde mekânlara benzersiz bir doku ve desen birlikteliği vadediyor.

Osmanlı hükümdarlarından Sultan Ahmet’in Mimar Sedefkâr Mehmet Ağa’ya yaptırdığı görkemli Sultan Ahmet Camii, Osmanlı cami mimarisi ile Bizans kilise mimarisinin 200 yıllık sentezinin zirvesi olarak kabul edilir. Ayasofya ile karşılıklı yüzyıllara meydan okuyan Sultan Ahmet Camii’nin renkli içliklerinden esinlenerek tasarlanan YOLCULUK (Passage), kendini tekrar eden hat ve çizgilerle bir ışık geçidini sembolize ediyor.